Şeytan Melek Mi, Yoksa Cin Mi?
Şeytan hakkında İslam’da çokça tartışılan bir konu vardır: Şeytan melek mi, yoksa cin mi? Bu soruya bakarken, öncelikle Allah’ın kudretini ve her şeyin O’nun mutlak iradesine tabi olduğunu göz önünde bulundurmalıyız. Şeytan, ne kadar kötü ve isyan etse de, Allah’ın kudretiyle hareket eden ve O’nun görevini yerine getiren bir varlık olarak karşımıza çıkar. Bu yazıda, şeytanın aslında Allah’ın vazifelendirdiği bir varlık olduğunu ve Allah’ın kudretinin her şeyin üzerinde olduğunu anlatacağım. Allah’ın gücüne ve iradesine karşı kimse isyan edemez. İşte, şeytanın rolünün bu bağlamda anlaşılması gereken bir konu olduğuna inanıyorum.
1. Allah’ın Kudreti ve Her Şeyin O’na Boyun Eğmesi
Şeytan ve diğer her şey, Allah’ın kudretiyle var olmuştur. Allah her şeyi yaratandır ve hiçbir şey, Allah’ın iradesine karşı gelme gücüne sahip değildir. Allah, her şeyin yaratıcısı ve yöneticisidir. Her şey, Allah’ın planına uygundur. Şeytan, Allah’ın kudretiyle yaratılmış ve O’nun planına göre görevlendirilmiştir.
Allah’ın gücünü inkar etmek, O’nun kudretini küçümsemek anlamına gelir. Şeytanın yaptığı kötülük ve isyan, Allah’ın iradesine karşı bir isyan değildir, aksine Allah’ın takdir ettiği bir görevdir. Şeytan, Allah’ın izniyle insanları saptırır, ama bu onun mutlak bir özgür iradesine dayalı bir hareketi değil, Allah’ın belirlediği bir rolü yerine getirmesidir.
"Allah, her şeyin yaratıcısıdır. O'nun kudretine her şey boyun eğer." (Aali İmran, 3:6) Bu ayet, Allah’ın her şeyin yaratıcısı ve mutlak gücü olduğunu ortaya koyar. Şeytanın varlığı, Allah’ın kudretiyle şekillenir ve onun her hareketi Allah’ın iradesine tabidir.
2. Şeytanın Rolü: Kötülük Yapmak İçin Görevlendirilmiş Bir Varlık
Şeytan, özgür iradeye sahip bir varlık olabilir, fakat o Allah’a karşı isyan etmez. Şeytanın özgür iradesi, Allah’ın takdiriyle var olup, onun kötülük yapma görevi de Allah’ın planına hizmet eder. Şeytanın görevi Allah’ın iradesiyle şekillenir ve onun kötülük yapması Allah’ın planına uygun bir sınav aracıdır.
Şeytanın kötülük yapma görevini yerine getirdiği, Allah’ın kudretiyle olur. Onun yaptığı kötülük, Allah’ın her şeyin üzerinde egemenliğine tabi olup, Allah’a isyan etme değil, Allah’ın iradesine uygun bir sınav aracı olmayı ifade eder.
"Allah, şeytanı insanları saptırmak için yarattı." (Sad, 38:82) Şeytan, Allah’ın izniyle görevini yerine getiren bir varlıktır ve Allah’ın takdiriyle insanlar için bir sınav aracı olur.
Şeytanın rolü, kötülük yapmaktan sorumlu olmasına rağmen, her zaman Allah’ın kudretine boyun eğer. Onun her hareketi, Allah’ın mutlak kudretiyle sınırlıdır. Şeytan, sadece Allah’ın emirlerine uygun hareket eder ve bu, onun özgür iradesinin de aslında Allah’ın iradesiyle sınırlı olduğunu gösterir.
3. Allah’ın Gücü: Kimse O’na Karşı Çıkamaz
Allah’ın kudreti her şeyin üzerinde, en yüce kudrettir. Allah’a kimse karşı çıkamaz ve O’nun iradesine boyun eğmeyen hiçbir varlık yoktur. Şeytan, ne kadar isyan etmiş gibi görünse de, Allah’ın mutlak kudretine boyun eğer. Allah, her şeyin yaratıcısı ve yöneteni olarak, her şeyin üzerinde hükümranlık sahibidir.
"Allah, her şeyin yöneticisidir. O'nun iradesine kimse karşı çıkamaz." (Zümer, 39:68) Bu ayet, Allah’ın her şey üzerinde tam egemenliği olduğunu ve O’na karşı çıkmanın mümkün olmadığını açıkça ifade eder. Şeytanın hareketleri, Allah’ın izniyle gerçekleşir, çünkü O’nun kudretine kimse karşı koyamaz.
4. Sonuç: Şeytan Allah’ın Görevlendirdiği Bir Varlık
Sonuç olarak, şeytanın kötülük yapma rolü, Allah’ın iradesiyle şekillenir. Şeytan, özgür iradeye sahip olsa da, yaptığı her şey Allah’ın takdirine uygun olarak meydana gelir. Şeytanın Allah’a isyan etmek gibi bir durumu yoktur; aksine, Allah’ın kudretine boyun eğerek görevini yerine getirir. O, sadece Allah’ın izniyle hareket eder ve her zaman Allah’ın planına uygun bir rolü yerine getirir.
Bu gerçek, Allah’ın gücünü küçümseyenlere karşı bir hatırlatmadır. Allah’ın kudretini inkar etmek, O’nun mutlak gücüne karşı bir saygısızlık olur. Şeytanın yaptığı her şey, Allah’ın iradesine uygun bir sınav aracıdır ve bu durum, Allah’ın kudretinin en güçlü ve mutlak olduğunu gösterir. Allah’ın gücünü inkâr edenler ise kâfir olarak tanımlanır. Kâfirler, Allah’a ve O’nun kudretine inanmayan, Allah’ın mutlak egemenliğini reddeden kimselerdir. Kâfir olmak, Allah’a karşı isyan etmenin bir sonucu olarak, kişinin gerçek anlamda doğru yolu bulamaması demektir.
"İnkâr edenler, Allah’ın ayetlerine karşı kibirlenerek karşı koyanlar... İşte onlar, kâfirlerdir." (El-Mü’minun, 23:55)
Bu ayet, Allah’a ve O’nun kudretine karşı kibirli bir şekilde karşı koyanların kâfir olduklarını belirtmektedir.
"Kim Allah’ı inkâr ederse, işte onlar gerçekten sapmışlardır." (Aal-i İmran, 3:72)
Allah’a inanmayan ve O’nun kudretini inkâr edenlerin sapmış oldukları ve kâfir oldukları vurgulanmaktadır.
"İnkâr edenler, her şeyin yaratıcısı olan Allah'a karşı gelirler." (En-Nisa, 4:40)
Allah’a karşı inkâr edenlerin kâfir olarak tanımlandığı bu ayet, Allah’ın yaratıcı gücünü reddetmenin küfür olduğuna işaret eder.
"Kâfir olanlar ve Allah’a karşı yalan söyleyenler, işte onlar zalimlerdir." (El-Bakara, 2:257)
Allah’a karşı yalan söyleyen ve O’nu inkâr edenlerin, kâfir olarak adlandırıldığı bu ayet, Allah’ın kudretini reddetmenin bir zalimlik olduğunu gösterir.
Bu ayetlerle, şeytanın Allah’ın kudretiyle yaratılmış bir varlık olduğunu ve her hareketinin Allah’ın iradesine uygun şekilde yapıldığını vurguladım. Şeytanın kötülük yapma görevi Allah’ın kudretiyle şekillenir ve O’nun planına hizmet eder. Bu nedenle, şeytanın rolü, Allah’ın mutlak egemenliğinin bir parçasıdır. Allah’ın gücünü inkar edenler ise kâfir olarak anılır ve bu, Allah’ın kudretini küçümsemek anlamına gelir.
0 Yorum