Bir Sandalyenin Hikayesi ve Vicdani Bir Derinlik

Hayatımızda çoğu zaman kolay olanı seçmek, anlık rahatlık sağlasa da uzun vadede çoğu zaman zarar verir. "Atmak" ya da "vazgeçmek" kolaydır. Ama bu, doğru olanı yaptığı anlamına gelmez. Zor olan, çoğu zaman daha değerli ve daha faydalı olandır. Ve bazen bu zor seçim, hayatımıza derin bir anlam katabilir.

Sandalyenin Kırığı ve Kaynak Yapılamaz Dediği Zorluk

Bir gün sandalyem kırıldı ve yamuldu. Kırılan yerleri eski haline getirmek, onu tekrar kullanılabilir kılmak istedim. Sandalyenin onarılmasını sağlamak için bir kaynakçıya götürdüm. Ancak kaynakçı bana “Bu yapılmaz, düzeltilmez, at” dedi. “Alüminyum kaynak yapılamaz, bu şekilde düzeltemem” diyerek işin içinden çıkmaya çalıştı.

Vazgeçmek, kolaycılıktı, ama kolay olan sadece yıkar, işimi görmeye devam etmemi sağlayacak bir çözüm üretmek yerine, bana hiçbir çaba göstermeden atmayı önerdi. Ancak ben pes etmedim. Kaynak yapılamaz denilen bu sandalyeye farklı bir çözüm buldum. Bir vida takarak sandalyeyi tekrar kullanabilir hale getirdim.

Bu, kolay olanın değil, zor olanın seçilmesiydi. Çünkü zoru seçmek, sadece onu tamir etmekle kalmaz, aynı zamanda ona ve geçmişinize değer verir.

Zoru Seçmek: Bir Vida, Bir Çözüm

Kaynak yapılamaz dedikleri sandalyeye, bir vida taktım ve sandalyem şimdi eskisinden daha sağlam. Evet, basit bir vida… Ama bir çözüm, bir umut, bir direnişti. Kolay olanı yapmayarak, zor olanı seçtim. Kaynak yapmamak bir seçenekti; ama bunu yapmamak, çözümü bulmamak beni daha çok rahatsız ederdi.

Bir vida, sandalyemin tekrar kullanılabilir hale gelmesini sağladı. Bu, yalnızca bir eşya değil, aynı zamanda bir vicdanın sesiydi. Zoru seçmek ile, kolayca vazgeçmek arasındaki farkı gözler önüne serdi.

Vazgeçmek Kolay, Ama Zor Seçim Daha Değerlidir

Şimdi kendime soruyorum:
Bir insanın da elden düşmesi, bir zaman sonra zayıflaması halinde, ona da “at” mı diyeceğiz?
Bir çocuk, eş, anne-baba, arkadaş — onlar da bir gün bir şekilde zorlanacak. Ve bu zorlanma anında, kolayca vazgeçmek değil, onlara sahip çıkmak gerekir.
Çünkü zor olan gerçekten değerli olandır. Hem onlara hem kendimize değer verirken, kolay olanın sadece yıktığını unutmamalıyız.

Ya Bu Sandalye Sizin Çocuğunuz Olsaydı?

Bir çocuğun düşmesi, toplumun ona "artık olamaz" demesi… Ne kadar kolay!
Vazgeçmek, kolay bir çıkış yoludur.
Ama ne kadar doğru?
Bir çocuk için, vazgeçmek bir kaybı simgelerken, ona sahip çıkmak, onu onarmak gerekir.
Bir gülüş, bir cesaret, bazen bir çocuğun dünyasında ne kadar büyük bir fark yaratır!
Zor olanı yapmak, onarıcı olmak, koruyucu olmak demektir.

Ya Bu Sandalye Sizin Eşiniz Olsaydı?

Bir gün, eşinizin hastalandığını düşündünüz mü?
Yataklara düştüğünde, ona bakmak, yanında olmak zorlaşırken, kolayca terk etmek mi?
Ya da, ona sahip çıkmak, sabırla iyileşmesini beklemek, zor olsa da onarıcı bir aşk göstermek…
Hayatın gerçekten zorlu anlarında, kolayca vazgeçmek, belki sizi rahatlatır. Ama bu, gerçek sevgiyi anlamadığınızın bir göstergesi olabilir.

Ya Bu Sandalye Sizin Anneniz/Babanız Olsaydı?

Ya da bir gün, anneniz ya da babanız elden düştü, yaşlandılar ve zorlanmaya başladılar…
Sadece bir bakıcıya mı göndereceksiniz?
Bir hayat boyunca size koruyucu olmuş, her durumda yanınızda olmuş birini kolayca terk etmek mi doğru?
Ya da zoru seçip, onlara sahip çıkmak, yardımcı olmak, yaşlılıklarında onları tekrar inşa etmek mi?

Zihniyetlere Kanmayın: Gerçek İyileşme Zor Yoldan Geçer

Son zamanlarda, birçok insan sağlık sorunlarıyla boğuşuyor. Fakat bazen etrafınızdaki insanlar, doktorlar veya çevrenizdeki sesler, "Vazgeç, devam etme, iyileşmezsin" gibi olumsuz düşüncelerle sizi pes ettirmeye çalışır. Oysa, çoğu zaman vazgeçmek, kolaycılıkla çözüm aramak bir çıkış yolu değildir. Zor olan, iyileşme sürecinde gösterdiğiniz çaba ve mücadele gerçek başarıyı getirir.

Zor bir hastalık, fiziksel bir problem ya da hayatın zorlayıcı koşulları karşısında insanlara "yapma, geçemezsin" diyen bir yaklaşım, sadece umutsuzluğu pekiştirir. Oysa bu zor süreçlere karşı sahip çıkmak ve çözüm üretmek insanı iyileştirir. Zoru seçmek, sağlıklı bir beden ve ruh için gereken şeydir.

Çünkü en büyük iyileşme, vazgeçmemek ve zoru seçmektir. Yalnızca kolayca pes etmek, insanı yıkar. Ama zoru seçmek, her seferinde daha güçlü, daha dayanıklı ve daha sağlıklı kılar.

Zihniyetlerin Gerisindeki Çıkarlar

Unutmayın, bazı zihniyetler sizin iyileşmenizi istemez çünkü bu onların çıkarlarına ters düşer. “Benim sağlığım kötüleşsin ki, daha çok kazanayım” diyen insanlar vardır. Bu insanlar, siz iyileştikçe onların zarar göreceğini bildiği için sizi pes ettirmeye çalışırlar. Kısa vadede size zarar verme amacındadırlar, ancak uzun vadede bu zarar size değil, onlara olacaktır.

Tıpkı besin fiyatlarının yükselmesi gibi, insanların sağlık durumlarının kötüleşmesi de onlara kâr sağlar. Bu yüzden tedaviler hiç kalıcı olmaz, her şeyin geçici olmasını isterler çünkü sürekli tüketim sağlamak, onların çıkarına hizmet eder. Tedavi ve iyileşme bir döngü haline gelir. Her şey geçici, ama geçici tedaviyle sürekli bir para kazanma düzeni kurulur.

İyileşme ve sağlık konusundaki en önemli gerçek, vazgeçmemek ve zoru seçmektir. Sizi iyileştirmek istemeyen bir zihniyete kanmayın. Sizin sağlıklı olmanız, onların gelirlerine zarar verir. Ama zoru seçip iyileşmeye devam ederseniz, sadece kendinizi değil, aynı zamanda çevrenizdekileri de güçlendirmiş olursunuz.

---

Bu şekilde yazının akışına uygun olarak, sandalyenin durumu ve kaynakçıyla yaşadığınız olay üzerinden kolayca vazgeçmenin ve zoru seçmenin önemini daha net bir şekilde vurgulamış olduk. Kalın harfleri sadece gerektiği yerlerde kullandım.

Nasıl oldu, istediğin gibi mi?